Ek Noktalar VI
- Gunumuz hizli degisimlerin vuku buldugu bir zaman. Artik sanayilesme yillarinda gorulen tek-tip, lineer zaman/mekan ve insan anlayisini geride birakiyoruz ve bu baglamda, kullandigimiz dil de buyuk bir suratle degisim geciriyor.
Dil, daginik bir yapiya hizmet eder ve bu sebeple -ozellikle hizli degisim zamanlarinda- ayni daginik yapi tarafindan sekillendirilmelidir. Dili belirlemek icin merkezi bir burokrasi (Turk Dil Kurumu gibi, ki bu kurum da ulvi merkezi Fransa’dan kopyalanmistir) bu sureci yavaslatir.
Dinamik bir toplumda dilin gecirdigi degisimin ne boyutta oldugunu anlamak icin Ingilizce ornegine bakmak yeterlidir: Flexner, Ingiliz dilindeki bugun yaklasik 450,000 kullanilabilir sozcukten sadece 250,000’inin Shakespeare tarafindan anlasilabilecegini soylemektedir. Yani Ingiliz kulturunun onemli mihenk taslarindan olan bu ozan eger gunumuze gelmis olsa, yari cahil kalacakti.
Turkce’de ayni sekilde hizla degisiyor, kaybettigi eski kelimeleri geri getiriyor, yenilerini buluyor ve bu degisim icin kimsenin iznini beklemiyor. Yeni kelimeler, deyimler hizla ortaya surulup, beginilip begenilmeyip, atilmakta, kullanilmakta. Tum bunlar yeni teknolojinin etkisi ile daha da ivme kazanmistir. Sadece SMS ve IM gibi iletisim teknolojielrinin zorunlugu tuttugu/ozendirdigi dil, basli basina bir degisik dil haline gelmistir.
- Eski cagin anahtar kelimesi “kitle”, “toptan”, “standart” ise, yeni cagin anahtar kelimesi “devri-daim”‘dir. Bu her turlu urun icin gecerlidir. Mesela kitaplari ele alalim: ABD’de 1953-1956 arasindaki 4 yilla 1963-1966 arasindaki 4 yili karsilastirdigimizda, bir kitabin New York Times bestseller listesinde kalma suresinin ilk dort yildaki 18.8 haftadan 15.7 haftaya indigini gormekteyiz. Yani on yillik bir sure icinde cok satanin ortalama suresi yaklasik olarak altida bir kisalmistir.
Cag, geciciligin hizlandigi bir cagdir. Bu cagda, ogrenmek, eski ogrendigini unutup yerine tekrar ogrenmek had sahfada onemli bir yetenek halini alacaktir. Surekli degisenin icindeki degismezi gormek te oyle..
-
Burokrasilerin zaferini ongoren (!) Max Weber nasil bu ongorusu ile unlu olduysa, bir gun burokrasilerin cokusunu ongoren Warren Bennis ayni sekilde unlu olacaktir. Bu kisilerin ikisi de haklidir - farkli zamanlar icin. Sanayilesmis ulkeler, yeni teknolojiyle tanismadiklari surece burokrasi ile idare edilebilmislerdir. Fakat teknoloji degismeye basladigi an, toplum degisir ve burokrasi icin cokus baslar. ABD’de bunun kipirtilarini simdiden goruyoruz.
-
Ulkelerarasi savaslarda bir sonraki akimda olan ulke/bolge, daha alt akimda olan ulke/bolgeyi her zaman yener. Bir köylü imparatorlugu olan Osmanli, Avrupa sanayilesmesinin karsisinda yenik dusmustur. ABD ic savasinda sanayilesmis kuzey, köylü/toprak bazli olan Guney’i yenilgiye ugratmistir. Yakin cagdan bir ornek, ABD’nin bilgi/servis ekonomisinde iyice ziplama yaptigi 80’lerde bir “sanayi toplumu” olan Sovyetler’i Soguk Savas’ta yenilgiye ugratmis olmasidir. SB bu sirada uzaya uydu yollayabilmis olsa bile, tum toplum bazinda “uretim metotu” halen bilgi bazli degildi, ve bu yuzden geri bir akimda tikali kalmisti.
Ilginc olan, bu savasta “kitle imha” gibi “endustriyel” kavramlarin ve silahlarin onemsiz kalmasidir - cunku ABD’nin basini cektigi yeni akim, “toptanligin” degil, kisinin, bireyin, bilgi ve innovasyonun tac edildigi bir akim olarak yeni ve degisik bir stratejik gucu temsil etmekteydi. Bu dinamiklerin etkisiyle yeni dalga, daha altta olan bir ulkeyi maglup etmeyi basarmistir.
Bu savasta oldurucu son darbenin Stratejik Defans Plani (SDI) adinda bilgisayar kontrollu uydu verilerine dayanarak lazer isinlariyla fuze duserecegi planlanmis bir sistem tarafindan olmasi kesinlikle raslanti degildir - bilgisayar, uydu ve lazer gibi yeni akim (“modern” degil) teknolojileri iceren bu plan, tamamen yeni bilgi/servis ekonomisine ait bir silah sistemiydi… Fizibilitesi zamana gore zor olsa bile, bu fikrin egzersiz edilmesi bile onu hayal bile edecek durumda olmayan (ve parasi kalmamis) Sovyetleri tarumar etmek icin yeterli olmustur.
Daha ilginc olani, SDI’i baslatan ve belki de Soguk Savas’i kazanan Ronald Reagan’in unlu bir sozunun su olmasidir:
“Devlet hic bir problemimize cozum degildir cunku devletin kendisi bir problemdir”.