View on GitHub

thirdwave

Memurlar

Endustriyel idareler aktif olduklari ulkelerde hayatin tum noktalarini standartlastirip merkeze baglamaya ugrasirlar. Yonetim, denetim, karar ve en onemlisi halka hizmet tamamen devletin tekeli altina gecer. Serbest piyasa bile, bu ulkelerde ve endustriyel cagda bir alternatif sayilmaz, cunku devletle surekli dirsek temasinda olan “buyuk aile sirketleri” peydahlanir ve bu sirketler, burokrasinin saglayamadigi hizmetleri halka goturerek cemberi tamamlamis olurlar. Buyuk sirketler + burokrasi ile tum noktalar halledilmis olur. Sirketler bir sekilde devlete yakin olanlar arasindan palazlandirilir. Burokrasi ise egitim ile halledilir.

Fransa gibi ulvi merkezi ulkeler, burokrasi kanaliyla halka hizmet goturecek insan yetistirmesi icin ayri okullar kurmuslardir. Bu okullardan mezun olanlar, halka hizmetin tamamen “kendi isleri” oldugu anlayisindadirlar. Bir nevi “super sinif” haline gelen bu insanlar, tum hizmet kanallarini ele gecirirerek, kendileri disinda halka hizmet edilmesini yasa disi hale bile getirebilirler. Fransa’da bugunku durum budur.

Turkiye

Turkiye de, Fransa orneginden cok etkilendigi icin, ayni sekilde bir super sinif yetistirme gayreti icinde olmustur. Bu sinif devlet liselerinden mezun olan devlet memuru tabakasidir. Bu memurlar, Cumhuriyetin ilk basinda “geri kalmis halki” suratle bilgilendirmek oncelikli hedef oldugu icin, ozellikle devlet ogretmeni kimliginde ortaya cikmistir. Tabii ki “halki bilgilendirmek” rekabetci ortamin olmadigi bir ortamda naif ve bos bir amactir; zaten Cumhuriyet Bati’nin gercekten gectigi basamaklardan gecmeyip, koyluyu koylu tutmus, sanayilesmede yeterince hizli ilerleyemedigi icin ideali donup dolasip “tum halki memurlastirma” gibi bir alt seviyeye dusmustur. Bu caba da kendi imkansizligi yuzunden basarisiz olmus, daha ileride de yozlasip “bankamatik memurlari” olusumuna donusmustur.

Devlet memuru yetistirip hepsini istihdam etmek bir imkansizliktir. Bu sebeple yakin tarihte bu liselerden mezun olan cocuklar yeni dunyanin gereklilikleri yuzunden baska isleri secmislerdir. Fakat devlet memuru olmasalar bile, “memur zihniyeti” ile yetistirildikleri icin ideolojik dunyalari reel hayatlarindan buyuk farkliliklar gosterir. Sartlanma itibariyle “halka hizmet” bu insanlarin surekli akillarinda doner, bu sebeple aralarinda “vatan millet sakarya (VMS)” konusmalari digerlerinden her zaman daha fazla yer teskil eder. Sahsen hem devlet hem ozel Amerikan lisesi deneyiminden gecmis olan benim, devlet lisesinden ozel okula geldiginde gozume carpan en bariz fark VMS seviyesinin ciddi bir dusus oldugudur.

Bugunku Durum

Peki “halka hizmet” gibi aslinda alkislanacak bir ideal, niye memurluk uzerinden artik etkili olamamaktadir? Ilk once Turkiye orneginden baslayalim: Bilgi ve yeni nesil teknolojiler bireyi ve ufak gruplari daha kuvvetlendirmis ve bilahere ufak ticari tesekkullerin (KOBI) piyasada tutunabilmesi mumkun kilmistir. Bu da, “halka hizmet” kanalinda yeni bir, iki degil, “binlerce” yeni aktorun daha peydahlanmaya baslamasi demektir. Ayrica rekabet baskilariyla halki cok daha iyi dinleyen bu yeni dinamik grup, daha once memura, tek bir gruba ait olan hizmet tekelini kirmaya baslamistir. Kendini “tek hizmet noktasi” olarak goren memur sinifi, hala bu darbenin sok edici etkisinden kurtulabilmis degildir. Tarihi olarak Fransa’da daha kuvvetli olan bu tabaka, kendine rakip “yeni hizmet saglayicilarini” baltalamak icin elinden geleni yapmistir, ve hatiri sayilir bir sure boyunca basarili da olmustur. Fakat bunun bedelini issizlikle kivranan, rekabetciligi dusmus ve hizla geri kalmakta olan Fransiz ekonomisi odemektedir.

Amerika ise tarih itibariyle bireysel girisimcilige onem verdigi ve Avrupa ornegini sevmedigi icin (nihayetinde oradan kacip geldiler) buyuk sirketlere supheyle bakmis [2], ve devlet memurunu hicbir zaman bir super sinif olarak gormemistir. Muhakkak endustriyel zamanlarinda kendi de merkeziyetciligi secmis, fakat ucuncu nesil teknolojiler ortaya ciktiginda ve genlerinde tasidigi cogulculuk etkisiyle bunlarin hizla buyumesine izin vererek yeni bir medeniyet tarzina dogru hizli adimlarla ilerlemeyi secmistir.

Bunun sonucu olarak bugun Amerika’da normal halkin devlet ile iletisimi neredeyse yok denecek kadar az seviyeye dusmustur. Amerika’li bugun gunluk hayatta devlet ile sadece ehliyetini yenilemek icin DMV’de, ve kirk yilda bir sey postalamak icin UPS’te karsilasmaktadir, ki bunlar bile komedyenleri surekli materyel saglayan “garip alanlar” olarak toplum bilincaltinda yer etmistir. DMV’deki calisanlarin tersligi, ya da birkac kere ust uste deliren UPS gorevlilerinin etrafindaki insanlari vurmasi surekli bir dalga konusu olmaktadir. Ikinci ornekten hareketle ABD argosunda “delirme” icin “postanelik olmak (going postal)” kelimesi yer etmistir [1]. Burada espri iki seviyelidir, en alt seviyede devlet icin calisan adam zaten yari deli olmalidir (!), ve bu adamin tamamen delirmesi “beklenen” bir durumdur, esprinin tuzu biberidir.

Ozet

Halka hizmet, gunumuzun dinamik dunyasinda suni bir sekile yetistirilen insanlar tarafindan yeterli sayida hic bir zaman karsilanamaz. Bu hizmet geninin oldugu insanlarin varligi suphe goturmez, onumuzdeki yillarda bu tur yardimlar gitgide sosyal girisim baglaminda yine ufak ya da tek kisilik oluslar tarafindan karsilanacaktir. Geri kalan cogu istek zaten piyasa mekanizmasi tarafindan halledilecektir. Burada devlete dusen tek sey, stratejik alanlarda para ile tesvik, altyapiyi kurmak ve denetlemek olacaktir.

[1] Bunu bakarak atesli (FPS) bilgisayar oyunlarindan birinin ismininin niye “Postal” oldugunu anlayabiliyoruz.

[2] ki, AT&T ve Rockefeller orneklerinde tekeller mevzubahis sirketleri bolme suretiyle kirma yoluna bile gidilmistir