View on GitHub

thirdwave

Ek Noktalar VII

Ornekler coktur. Japonya’da savas sonrasi Amerika yanlisi olma politikasi uzerinde yukselen ve “ABD’nin yuzmeyen savas ucagi olacagiz” sozunde billurlasan Liberal Parti politikasi esliginde Japonya’da yillarca ezici cogunlukta basta kalan bir parti olmustur. Ayni sekilde Malezya’da su anda basta bulunan parti, etnik Cin’liler, Hint’liler ve Malaylar arasinda yapilmis olan bir “buyuk mutabakati” temsil ettigi icin, her zaman ezici bir cogunlukla is basina gelmektedir. Bu mutabakati yapma basiretini gosterebilmis o partinin uyeleri iktidara guclu bir sekilde gelmeyi haketmislerdir, bu parti icindeki her grup ve en etkili muhalefeti aslinda en etkili yerden yapmaktadirlar - iktidar partsinin icinden.

Microsoft, IBM tekelini yikmistir ve yeni tekel olmustur. Ileride Google, Linux esliginde MS’i yikarak yeni bir tekel olabilir. Bunlar olur/olabilir cunku yazilim (bilgi), bir baslangic (initial) ARGE yatirimi arkasinda “sinirsiz” bir sekilde kopyalanabildigi icin (eskiden CD uzerinden dagitildiginda hic degilse azicik olan bir sinir -CD masrafi- bile, Internet dunyasinda artik gecersiz olmustur) yeni bir uretim seklini temsil eder.

Yani bu ekonomi ile, politik arenada birbirini yikarak basa gelebilecek “genis mutabakat” partileri gayet uyumludur .

Eger sag “kapitali”, sol da “emekciyi” temsil ediyorsa, bu kategoriler ABD’de 1956’ya kadar gecerli bir bolunme olabilirdi. Fakat bu andan sonra ve arkasindan vuku bulmus olan sosyal degisim, ABD’de ve onu takip eden dis aydinlar tarafindan “degisik bir takim hareketler” olarak algilandigi icin, sisteme karsi son ayaklanma olan isci hareketlerini akla getirerek, hemen bu hareket gibi “sol” kutusuna tikilmasi sonucunu getirmistir. Halbuki 1956’dan sonra olanlarin mavi yakalilarla hicbir alakasi yoktur. Yeni hareket beyaz yakali bilgi iscilerinin yukselmesi ile direk alakalidir ve bu adamlara gerekli olan kurumlar/sistem, eski sistem ile cevaplanabilecek boyutta degildir. Kurumlarin tamamen degismesi gerekmektedir, yani eski kategorizasyon yetersizdir.

Iste bu karmasa sirasinda “yeni” olan hersey, mesela cinsel tercihler, sol kutusuna tikagelmistir. Dini degerler “sag”da kalmistir, kureselleme “eski sol”‘u rahatsiz ettigi icin (isciler islerinin baska ulkelere rahat kacmasindan rahatsizdir) dusmanimin arkadasi dusmanimdir mentalitesi uzerinden “sag”a tikilmistir.

Halbuki esas olan, yeni ekonomide yasama alani genislemis olan insanin istedigi yasam ve calisma seklini secebilecegidir. Bir insan dindar, escinsel ve motorsiklet cetesinde uyesi bir reklamci olarak, yilin 8 ayi calisip 4 ayinda motorsikleti ile dunyayi gezmeyi secmis olabilir, bu yasam sekli tamamen yeni sartlarin mumkun kildigi bir secim olacaktir. Bu insani saga da sola da tikmak, anlamsizdir, cunku bu yeni isci ne topraga ne de fabrikaya baglidir. Dilini konusabildigi herhangi bir ulkeye gidip orada istedigi sehirde istedigi vakitte calisma luksune sahiptir. Dusunce ozgurlugu bu adam icin bir secenek degil, bir yasam bicimidir.

Yeni dunyayi anlamak icin onemli bir cumle su olabilir: Bilgi iscisi ayni anda hem kapital, hem de emegi temsil eder cunku yeni cagda 1) kapital=bilgidir 2) emek, bilgi iscisi tarafindan (bilgisayarlar uzerinden) bizzat ortaya konabilen bir cikti halini almaktadir.

Cocukken bizimle ayni yasta bir akrabamiz ve ailemiz esliginde (o zaman icin) genc cok cocugu olan baska bir tanidigimizi ziyarete giderdik. Yer: Ankara. Bu gencler nasilsa her gittigimizde evin arka odasinda bir odada toplanmis olurlardi. Fosur fosur sigara icer, ve aralarindan biri “isciiii” kelimesini telfuz edince, gozlerinde akil hastasini andiran bir ifade esliginde atesli bir takim sozler sarfedip tepinmeye baslarlardi.

Yasi bana oldukca yakin olan akrabamla bunlar olunca “ne oluyor?” diye birbirimiza bakip, hic anlam veremeden seyrettigimizi hatirliyorum. O zamanlar ikimizin de bilgisayari vardi, siki programlar yazardik, televizyondaki dizilerde bu becerilerdeki insanlarin el ustunde oldugunu gorurduk, daha ilerisini gosteren filmlerde zaten uretim, enerji/madde arasindaki donusum uzerinden sifir masrafli bir olus haline gelmisti (ki otomizasyon ile o noktaya benzer bir yerdeyiz, nanoteknoloji ile aynen orada olacagiz). Hem yaptigimiz hem gordugumuze bakarak su sonuca varmistik: Gelecekte isci yoktu ve isci olmak iyi bir sey degildi. Daha sonra .com patlamasinin bizzat icindeyken ve sonrasinda ABD’de bu konular aklimiza bile gelmez olmustu. Kol kuvvetine dayali calisma bu ulkede bu kadar silinmistir.

Ileride onemsiz olacak bu grubu bilirdik de.. Sahsen cocuklugumuz sanayi kurulusunun icinde gecmistir, seri uretim alani oyun alanimizdi, gencligimizin ilk yillarina kadar bu sektorun yakinindaydik, hatta icinde calistik (muhasebede -sirkete ilk bilgisayar geldiginde tabii ki-) - ve “sistemi” aktif olarak yakindan gorebildik . O zaman bile icimizdeki bir ses, gelecegin kol kuvveti etrafinda donmeyecegini soyluyordu - ve bu ses artik, Turkiye de, giderek hakli cikiyor.

Evet bu anlayis herkese kolay gelmeyecektir. Belki ailede bir isci vardi, ya da iscilerin haklarinin bir gun savunulmasi icin bir takim asiri “kamplarda” egitim alinmisti, ya da ogrenci olarak bu konularda “atesli” fikirlere sahip olunmustu. Ozetle bu fikriyata oldukca fazla duygusal yatirim (emotional investment) yapilmisti. Ve tum bunlardan sonra yeni cag bu bilince “kral ciplak” diyor ve bu bilince sahip insanlar tabii ki kralin ciplakligina bakmaktan cekinecektir.

Galiba bu yeni dunyayi anlamak icin iscilerin “kendilerinin” iscilik hakkinda ne dusundugunu gormek faydali olacak.

Bill Clinton, otobiyografisi “My Life” kitabinda, Arkansas’ta vali oldugu donemde, eyaletini high-tech ekonomiye gecirmek icin yaptigi ugrasilar sirasinda Arkansas Eastman kimya tesisine yaptigi bir ziyaretten bahseder. Tesisi ona gezdiren kisi, herseyin bilgisayarlar ile yonetildigini surekli vurgulamakta ve tum bunlari idare eden muthis adami yerlere goklere sigdiramamaktadir. Tum bunlari dinleyen Clinton, “bunu o kadar cok soyledi ki, o noktada artik Albert Einstein ile Oz’un Buyucusu arasinda bir adam ile karsilasacagi zannettim” der. Fakat bilgisayar kontrol odasina girdiginde, kovboy cizmeleri, koca tokali kemeri, tutun cigneyen bir adami alet basinda bulur. Adamin Clinton’a ilk soyledigi soz sudur: “Ben ve karim sana oy vermeye karar verdik, cunku eyalette bunun gibi daha cok isleri sen getireceksin” [1].

Yani bu adam, daha once oldugu “eski isciligi” artik yapmak istemedigini belirtmekte, elleri ile degil, kafasi ile calismak tercihini belli etmektedir. Demek ki o savunulan/kollanan isciler, ilk firsatta kendilerini ya da cocuklarini beyaz yakali bir ise atmak terchindedirler.

Su anda net bir sekilde sag/sol ayriminda kalmis nadir konulardan olan “zenginlerden az mi cok mu vergi alalim” sorusu, artik ideoloji tanimlamak icin yeterli degildir - kaldi ki toplam refahi gozeten “en iyi formul” uzerinde anlasildigi anda, bu ayrimda ortadan kalkacaktir. Geriye ne kaliyor? Sahin olmak ya da olmamak, xyz ulkesine harekat yapmak ya da yapmamak mi? Fakat bu da artik ekonomik bir sorudur.

[1] Clinton. B., My Life, sf. 325