View on GitHub

thirdwave

Bir Hikaye

IT sektorunde danismanlik yaptigim bir sirkette calisirken ise bir sofor ile gidip gelirdim. Turkiye’de insanlarin birbirinden bir samimi olma istegi vardir, ozellikle “normal insanlar arasinda” hizmet veren kisiye ustten bakmama beklentisi hep mevcuttur, bunu hissedersiniz. Aslinda bu dinamigi hafiften sevdigimi soylemeliyim.

Ve bu ihtiyac yuzundendir ki Turkiye’de baylar genellikle soforun yanindaki koltuga otururlar. Memleketteyken otomatik olarak bunu yaparim. Ve laflarim. Neyse, haftalarca seyahat ettigim ve hic dindar olmayan soforumden gunun birinde su hikayeyi dinledim:

“Hanimlar arabayi kotu kullaniyorlar, her gun yoldayim goruyorum. Fakat 100 hanimdan bir tanesi iyi cikabiliyor kardesim. Yahu, bir gun muduru almaya gidiyorum, arabada tek ben varim. Baktim bir turbanli kiz araba kullaniyor, geceyim derken baktim fena gitmiyor. Hosuma gitti, ben de yetismeye ugrastim, ama az buz degil, felaket iyi kullaniyor. Altinda Citroen GT var, arabasina guveniyor demek ki, nasil makaslara giriyor, cikiyor, anlatamam. Viz viz.. Bir sure ugrastim, yakalamaya calistim, para etmedi. Toz yuttuk. Ben bu altimdaki arabaya guvenmiyorum (fena degil), o demek ki guveniyor ki boyle gitti. Dedim ki vay anasini. Helal olsun”.

Hikayeye bakiniz. Bu hikayede goze carpan pek cok sey var, becerikli bir kiz var, iyi bir sofor, ama baska ne goze carpiyor biliyor musunuz?

“Ben zannetiginiz gibi degilim” diye gosterme isteginde bir kizcagiz var. Her bakimdan esit olan sadece kiyafeti degisik olan ve senden asagi degilim demeye ugrasan bir hanim, bir vatandasimiz var. Bu yolda ben de gidebilirim demeye ugrasan, ve belki de bu sebeple kendini biraz tehlikeye atmis olan bir insan var.

Hepimiz bu ve benzer hikayeleri biliyoruz. Onyargilarin kimin tarafinda oldugunu, aslinda biraz dusunsek cok iyi anlayacagiz. Sayin Kemalist’ler: Cafe’lerde, sinemada, tur gezilerinde denk gelince bu vatandaslarinizi yaninizdekilere “bunlar” diye tarif etmek size kendi aranizda daha yakindalik, ve bir takim ruhu saglayip acele o mekana bir “sanal samimiyet” katiyor olabilir, fakat “bunlar” dediginiz insanlarin size hicbir zarar vermeyecek ama onlari icin daha kaliteli bir hayat demek olacak isteklerini cabalarini engellemenin ne demek oldugunun farkinda misiniz? 80’li Holywood filmlerine bakarak duz (uniform) zannettiginiz Amerika’nin, artik hic te oyle olmadigini biliyor musunuz? “Artik tek Amerika yok, pek cok Amerika’lar var” diyen Mark Penn’in Hillary Clinton’un kampanyasinda basdanismanlik yaptiginin bilince misiniz? Tum dunya dinamiklerini bu yone aktigini anlayabiliyor musunuz?

Anlamiyorsunuz.