View on GitHub

thirdwave

Isci Sinifinda Dini Aliskanliklar Azalir mi?

Unlu filozof/matematikci Russell “Dini Konularda Russell” kitabinda bu soruya “evet” cevabini vermistir. Bu ilginc veri noktasi hakkinda yorum olarak ta sunu ileri surer: Dini duygular ihtiyactan ortaya cikarlar, ve uretim metotu “dogaya” daha yakin olanlarin, Tanri’ya daha cok ihtiyaclari vardir. Ciftci yagmur yagmasi icin dua ederken, balikci firtina cikmamasi ve iyi balik olmasi icin dua edebilir. Isci ise koca bir deterministik bir mekanizmanin icindedir, bu mekanizma onu kat kat assa bile, gunun sonunda (ya da basinda(!)) o gun ne olacagini aynen “bilebilecektir”. Elinde bir ongoru vardir - buna mutakip hayati lineer, deterministik, robotlasmis haldedir. Bu hayatta gunluk olarak Tanri’ya ihtiyaci olmaz - bantin daha hizli ya da yavas calismasi icin dua etmesi anlamsizdir, bant o ne isterse istesin, degismeyen bir hizda, dun oldugu gibi calisacaktir.

Bu goruslere katiliyoruz (sorunun bir kismini acikliyorlar, ayrica endustriyel toplumda dini duygularin azaldigi gibi bir veri noktasi iceriyorlar). Russell icinde oldugu sanayi toplumunu iyi analiz etmistir. Simdi gunumuze gelelim:

Sanayi toplumunda mevcut olan “bilinirlik” -farkli sebeplerden- yeni cagda tekrar bozulmaya basliyor.

Fakat bu dagilma “dogaya donus” tarafindan tetiklenen bir olus degil, is sistemlerinin, iletisimin, dusunce sistematiginin gitgide pur bilgi bazli olmasi sebebiyle, ve bilginin hizla degisebilmesi, cogaltilabilmesi, cesitlendirilebilmesinden tetiklenen baska capta bir “ongorulmezlikle” alakali bir dagilmadir. Evet bilgi cagi, aynen ciplak dogadaki oldugu gibi, asiri bilinmezlikler icerir. Bir menkul kiymetler borsasinda hisse senetlerinin cikisi ve inisi dogada ne zaman yagmur yagacagi ve yagmayacagiyla benzer bir kavram sayilabilir. Iletisimin dehset boyutlarda artmasi getirdigi kolayliklar yaninda, nereden gelecegi belli olmayan SPAM kavramini kapimiza getirmistir. Innovasyon bazli ekonomi, basariya ve basarisizliga daha hizli cevap verebilmekte, isler, calisan yerler daha sik degismeye baslamakta ve bu konularda olan ongoru gittikce azalmaya baslamaktadir.

Bu sebeple bilgi toplumlarinda sansin, bilinmezlik faktorunun artmasi ve gunluk hayata yansimasi, dini duygulari bir donusu de beraberinde getirir. Ek olarak bu blog’da pek cok kez belirttigimiz gibi, beyaz yakalilik kimliklerin cesitlenmesini beraberinde getirir ve bir kimlik olarak dini, etnik, vb. duygular bu acidan da bir artis gosterecektir [1].

Endustriyel bir ideoloji olan Kemalizm’in, dini duygular ile olan anlasmazligi bu acidan tekrar gozden gecirmesi gerekmektedir [2].

Cunku yeni dunyanin temel bilimi de temel parcacik seviyesinde eskiden zannedildigi gibi deterministik (bilardo toplari) gibi degildir. Kainatin, en ufak parcacik sevisinde bile “sansa” bagli oldugu ortaya cikmistir. Unlu deney: Bir elektron tabancasi tek bir elektronu atesler. Bu atesleme oldugunda klasik bilim, tek bir parcacigin, isaret edildigi o tek yonde firlatildigini zanneder. Halbuki ateslenen noktasal parcacik degil, bir “olasilik bulutudur”.

Peki olasiliktan noktasala ne zaman gecilir? Yani zar ne zaman atilir? Zar, bulutu noktasal olmaya zorladiginiz zaman atilmaktadir. Bu da “olcum” alindiginda… Fakat her olcum alindiginda yeni bir zar atildigi icin arka arkaya alinan iki olcum hic bir zaman birbirine uymayacaktir. Tek sansiniz bircok olcum alarak, sekli her parcacik icin farkli olabilecek (ve siniflamaniza yardim edebilecek) bir dagilim grafigi/formulu cikartmaktir.

Bilardo topcularina soyle anlatmak yerinde olabilir - eger iki acigi (two slit) olan bir engele bir elektron ates edilse, “parcacik” hangi aciktan gecer?

Cevap: Her iki aciktan da, ayni anda!

Is sistemlerimiz, hayatimiz, dusuncelerimiz gitgide iste bu bilimsel anlayisi daha cok yansitmaya ve ona gore sekillenmeye baslayacaktir.


[1] Diger sebepler, asiri merkezilesen ve hayatin her noktasina hakim olan piramit yapilanmanin kendine alternatif bir “merkeze” tahammul edememesi, ayrica yeni cagda asiri degisimin yarattigi “gelecek soku” ile bogusan insanlarin bir “degismez” olarak dine sarilmasi faktorleri olarak sayilabilir.

[2] Boyle bir gozden gecirmeden Kemalizm’in saglam cikmasi pek mumkun gozukmemektedir. Cunku uretim metotundaki degisim cok buyuktur - ayrica dialektik metotunun yanlisligi ortadadir. Gunumuzde her isleyen fikirler silsillesi daha onceki tum fikirlerin bir sentezi degildir. Yeni dusunce sistematigi, Popper’in belirttigi gibi, degisik seceneklerin denenip ve “atildigini” ortaya koymaktadir.