View on GitHub

thirdwave

Acik Toplumlar, Bilgi Transferi ve Gelisim

Bir ulkenin yabanci yatirima ne kadar acik oldugu, o ulkenin ekonomik basarisinda zannedildiginden daha fazla etkilidir. Burada kiyassal avantaji kriterini baz alan standart ticaret modellerinin tahmin ettiklerinin yanlis oldugu gorulmustur. Onlarin gozden kacirdigi anahtar faktor bilgidir: Ticaret ve yabanci sermaye ayni zamanda bilginin aktarimi icin gerekli kanallari da acmaktadir.

Bilgi, ayni zamanda sınırlari acik olan ulkelere de daha hizli bir sekilde akmaktadir. Slovenya ve Arnavutluk ulkelerinin ikisinin de Avrupa ile sınırlari vardi, fakat bu sınırlar esit derecede acik degildi. Slovenya diger eski-sosyalist ulkeler arasinda sınırlari en acik ulkeydi, ve simdi milli gelir olarak o ulkeler arasinda en zengini. Arnavutluk ise sınırlari en kapali ulkeydi ve bu sebeple milli gelir acisindan fakir ulkesi. Muhakkak burada diger faktorler de rol oynamistir fakat sınırlarin kapali olmasi bu faktorlerin arasinda en onemlisidir. Dogu Asya’da 1900’lu yillarin ikinci yarisinda Japonya’nin muthis gelisiminin arkasinda, kendini yabanci bilgiye karsi dramatik bir sekilde acmasi vardir.

Basta belirttigimiz gibi, bilgi transferi ayni zamanda yabanci yatirimcinin arkasinda biraktigi izden takip eder. Mesela Amerika, Japonlarin gelistirdigi verimli/optimal uretim metotlarini Japonlarin Amerika’da kurdugu tesisler, yani yaptiklari yatirim sayesinde alabildi (demek ki bilgi Pasifik uzerinden her iki yone de akmis).

Bilgi transferine mazhar olmak icin ikinci bir kriter, kisilerin ve toplumlarin kendi zihin durumlari ile ilgilidir. Bu kisiler ve toplumlar, denemeye, yanilma pahasina bir seyi/fikri “tecrube etmeye” (experimentation) acik olmalidirlar. Denemeye acik olmayan toplumlar tarihi bir “cikmaz sokak” haline gelebilirler - yani icten ice cururler ve bir sonraki nesli uretemezler. Yokolurlar ve tarihin tozlu sayfalarina karisirlar. Bunun bir ornegi asiri sekilde statik/statukocu olan Avrupa’nin eski malikhane derebeylikleridir. Modern Avrupa, bu derebeyliklerinden degil, Ortacag Avrupa’sinin gozden uzakta kalmis, “catlaklar arasinda” olan ama statik derebeyliklerine nazaran ekonomik ve sosyal pek cok organizasyon cesidini surekli deneyen “ozel bolgelerin” enerjisiyle bu gune gelmistir. Bu alanlarda pek cok yeni fikir denenmis ve test edilmis, basarili olanlar bir sonraki nesle intikal etmistir. Bunun onemi nedir? Cunku deneye acik olmak, yeni bilgiye acik olmak demektir, ve degisim, gucu elinde bulunduran ve bu guce alismis olan statuko icin cogunlukla istenmeyen bir sey olacaktir.


[1] Stiglitz, J., Bir Bilgi Ekonomisi Icin Gereken Kamu Politikalari, 1999