View on GitHub

thirdwave

Kapitalizm (Yine) Cokuyor mu?

Her zaman olanin bir tekrarini yasiyoruz. Hayir, kapitalizmin guya surekli “girmesi gereken” krizden bahsetmiyoruz. Su anki krizi tarif icin yanlis bir sekilde kullanilan “yaratici yikim” kavramindan da bahsetmiyoruz [1]. Bahsettigimiz devletci politikalarin kapitalizmin isleyisini baltalamasi, sonra isler bozuk gidince de bazi dusunmez dusunurlerin hic utanmadan donup “iste kapitalizm” diye tum sucu, daha bastan islemesine izin verilmeyen bir sistemin uzerine atmalaridir. Su anda sahit oldugumuz devlet “yardimlari”, simdiye kadar caktirmadan yapilan mudahelelerin pisligini temizlemeye mecbur kalinmasindan ortaya cikmistir. Su anda gordugumuz devletlestirmeler, bir yanlisi mecbur kalinan baska bir yanlisla kurtarma cabasidir.

Krizin baslangic noktalarindan biri olan “Fannie ve Freddie (bunlari birlestirip kisaca Frannie diyor bazilari -birlestirme modasi var ya, Angelina ve Brad artik ‘Brangelina’ olacak-) “ orneginden baslayalim. Bu iki sirketin isleyisi, oncelikle, serbest piyasa kurallarina aykiri idi… Bu iki kurulus “devlet tarafindan sponsor edilen tesekkul (GSE)” olarak tarif edilmekteydi, ve bu tesekkuller sadece 2000 yilinda indirek olarak $13.6 milyar subvansiyon elde etmisti. GSE’lere devlet tarafindan verilmis bir diger ayricalik, bazilarina gore $2 milyar seviyesinde olan bir kredi garantisiydi. Bu garanti, risk algilayisini piyasa kurallari disina tasiyarak, normal sartlarda yapilmamasi gereken yatirimlarin yapilmasini saglamistir.

Su anda coken sistemin onemli taslarindan birisi budur.

Nitekim, bu film aslinda daha once pek cok kez seyrettigimiz eski bir filmdir - devlet nereye burnunu soksa orasi dejenere olup bozulur; Mesela 1929 krizinde Federal Rezerv Sistemi kurtarici degil, bizzat krizin sorumlusuydu. 20’li yillarin buyuk kisminda hukumet, bankalari faiz oranlarini suni olarak ve ekonomik olmayacak sekilde dusuk tutmaya zorluyordu. Bunun bir sonucu olarak, her turlu spekulatif girisime para akitilmisti. 1928 yili itibariyle, tehlikenin uyari sinyalleri acikca ortadaydi: her yer yanlis yatirimlarla doluydu ve hisse senetleri gittikce degerleniyordu. Hukumet bu tehlike sinyallerini goz ardi etmeyi secti, ve bedelini herkes odedi.

Bazilarinca malum olan bir seyi tekrarlamak zorundayiz: Serbest bir piyasa ekonomisinin tabiatinda buyuk bir krize sebep olacak hicbir sey yoktur. Isleri bozan piyasa kurallari disinda yapilan mudahelelerdir.

Endustriyellesmenin getirdigi asiri merkezilesme, ne mal oldugu adindan belli “merkez bankalari”, merkezi regulasyonlar, kurlar uzerinde kurulan baskilarla stratejik addedilen ya da siyasi rant dagitimi amacli kontrollerle serbest olmasi gereken ekonominin bir “karma ekonomiye” donusmesi durumunu surekli ortaya cikarmaktadir. Bu ekonomi ise, ya rant dagittigi icin mecburen “cikar cetelerinin” nufuz kapma yarisina sahne olmakta sonra bir cetenin kazanmasi sonucu kacinilmaz olarak fasizme kaymakta, ya da islemesine izin verilmeyen gercek dunyanin rutin olarak tokadini yemek durumunda kalmaktadir.

Pek cok kullanilan diger bir yalan, kapitalizm’in illa savasmasi gerektigi yalanidir - 1914 oncesi gelismis dunyanin ekonomilerine bakarsaniz, hepsinde devletci ekonominin yaygin oldugunu gorursunuz (devletcilik hakkinda bir diger yazimiz surada bulunabilir). ABD’yi Irak’ta savasa iten, devletin icine guvelenmis ve devletten envai turlu subvansiyon koparan petrol cetesidir [1, 2].

Yeni teknoloji, eski teknoloji islerine ise hic girmeyelim.

Lutfen temellere (fundamentals) sadik kalalim, kullanalim, bunlardan baslayarak tartismayi devam ettirelim.


[1] Yaratici yikim, isleyen bir piyasa ekonomisindeki kazananlar ve kaybedenleri belirleyen onemli bir yenilenme mekanizmasidir. Mesela Microsoft’un IBM’i “yikip” PC dunyasinda edindigi lider pozisyonu bunun bir ornegidir. Bu kavram, gayri-serbest olan bir sistemin habire gercek dunyadan tokat yemesini tarif etmek icin kullanilamaz. Sn. Mehmet Altan’a bu noktada katilmiyoruz.