View on GitHub

thirdwave

Cok Oturgacli Carpistirgac

ABD kurtarma plani gectikten sonra medyada bolca “Avrupa yapamadi, merkezi sistemleri daha oturmadi bla bla bla” kivaminda bir suru gevezelik yasandi. Halbuki Avrupa bu sekilde mudaheleci, merkeziyetci, bol miktarda burokrasi iceren “buyuk” kurgularin anavatanidir kardesim! Iste cok gecmeden bir araya geldiler, saldilar avrokratlari, ve belli miktarlarda kurtarma operasyonu icin para ortaya koymaya basladilar.

Bunu aklima getiren neydi? Bundan once gundeme gelen buyuk, merkezi, AB ulkelerini iceren bir proje: CERN’deki “carpistirici”‘dan bahsediyorum. O iste tam Avrupa’ya uyan bir projeydi. Kultur kodlarina cuk diye oturacak bir yapilanma idi.

Peki bu yaziyi niye yaziyorum? Onun sebebi ise CERN’deki deney uzerine hemen bizden bir kurumun “onu biz de yapariz” diye ortaya atlamasi… Bu Turkiye icin oyle uygunsuz bir projedir ki, acikcasi, bu haberi duyunca bu mentaliteyi neresinden tokatlamaya baslasam diye karar veremedim; Bunun yazilmasi ondan biraz zaman aldi.

Neresinden baslayalim? Ekonomisinden baslayalim isterseniz.

Oncelikle, Turkiye gibi gelismekte olan ulkeler, az olan para ve insan kaynaklarini nereye harcayacaklarina cok dikkat etmelidirler. Yaptiginiz her eylem, devletin kaynak aktardigi her alan, “innovasyon kapasiteme nasil etki ediyor?” sorusunun filtresinden gecirilmelidir. Devlet/universite bir seye para koyuyorsa, o para koyulan seyin ekonomiye en fazla miktarda “sacilim etkisine (spillover effect)” sahip olmasi iyi olur. Bu sacilim nasil oluyor? Projede calisan adam gidip ozel sektore giriyor, fikirlerini paraya donusturuyor, innovasyon ekonomiye girmis oluyor. Bilgi bu sekilde etrafa “sacilmis” oluyor.

Simdi: Mesela bu acidan aya adam gondermenin sacilim etkisi fazladir. Balistik, roketler, bilgisayar/yazilim teknolojisi, matematik, hepsinde bir hareketlenme olur.. Kendi basina uzaya uydu koyabilmenin ekonomik faydalarindan bahsetmeye zaten gerek bile yok.

Peki carpistirici deneyi ne ise yarar?

Acikca soyleyelim: Cok ozel teorik sorularin cevabi haricinde baska hic bir b.ka yaramaz. Zaten temel, parcacik fizigiyle ilgileniyorsaniz, bu deneyin verilerine nasil olsa erisebilirsiniz. Bu veriyi bir daha uretmenin ise hicbir degeri yoktur! Adam o kadar para harcamis, deneyi kurmus, bundan faydalanacaksin! AB ile uyelik sureci kapsaminda zaten pek cok bilimsel baglantilar kurumsallasiyor, universitelerimiz CERN’un urettigi her seye aninda erisebilirler!

Turkiye’nin ihtiyaci bu deneyi tekrarlamak degildir. Turkiye, bu veriyi anlamlandirabilecek, ona “hayat” verecek matematiksel modelleme konularinda insanlar yetistirmelidir. Cunku bunun baska alanlara faydasi da olacaktir (sacilma etkisi): Girdigimiz bilgi caginda ham veri, kapidan, bacadan, agzinizdan, kulaginizdan iceri giriyor olacak, o kadar fazla olacak ki “nasil bulacagim?” diye dusunmeyeceksiniz bile. Bu noktadan sonra veriyi analiz edebilecek insanlar ve araclara ihtiyac had safhada olacaktir; Temel bilimler bu alanlardan sadece bir tanesidir… Bu blogda niye bu kadar matematik diye bir tarafimizi yirtiyoruz zannediyorsunuz.

Muhakkak, deneysel bilimcillik saygideger bir daldir. Bu alanda cok ozel sorulara cevap verebilecek turden cok ozel deneyler planlayabilen, insa edebilen yetenekler/insanlar vardir.

Fakat once o sorulari soracak adamlariniz olacak.

Bir konu daha var: Turkiye’deki devletci universite mentalitesi icin bu carpistirici deneyi kolayciliktan baska bir sey degildir. Ne istiyor biliyor musunuz? Bir suru paralar harcanip bir “makine” yapilacak, ve iste o bir “bilim makinesi” olacak. Aynen Kemalist’lerin evinde misafirden misafire acilan “misafir odasi” gibi, arada sirada acilak ve “iiiisssteeee simdi biliiim yapiliiiyoooorrr” anonsu medyada patladildiktan sonra bir curcuna icinde bir takim “deneyler” yapilacak (Avrupa yapti ya, iste ben de yapiyorum), ondan sonra makine kapatilacak. Herkes mutlu, hosnut, o tatli “bilim yaptik” sicak hissiyatinda o gece yataklarina yatacak. O gun biraz daha “gelisilmis” olacak.

O “bilim makinesinin” etrafina kirk tane cayci, yirmi tane asagilik memur/burokrat guvelenecek; Onlar bilim makinesinin kapi bekcileri haline gelecekler. Herkesi sokmayacaklar, bulgulari herkesle paylasmayacaklar.

Aslinda burokrat profosorlerimizin hizlandirici deneyini cok sevmelerine hic sasirmamak gerekir, cunku bu projenin “basari/basarisizlik” sonucu oyle cok goze batan bir sey degildir. “Efendim calisti iste” diye milleti uyutabilirsiniz. Kiyasla bir fuze gonderseniz, yari yolda patlayabilir, hedefine varmayabilir. ONUN BASARISIZLIGINI GIZLEYEMEZSINIZ. Bu sebeple burokrat profosorler boyle projelerden kacinmak isteyeceklerdir.

Ama “biz de yaptik” demekten baska bir ise yaramayan bir proje, bol tantana ve curcuna icinde palazlandirilacak, ve insanlara ballandirila ballandirila satilmaya ugrasilacaktir.