View on GitHub

thirdwave

Bilim Nereye Gidiyor?

Bilimimizin sinirlari nelerdir? Uc nokta (extremistan) bilimler dedigimiz bolgelerde ne kadar ilerlenebilir? Yoksa buralara bakmadan, sadece lineer, burnumuzun ucunu gorebildigimiz yerlerde mi takilmaliyiz? Umut var mi?Bir Sufi hikayesi vardir (TR’de “Nasreddin Hoca hikayeleri” diye aktarilan hikayelerin hepsi aslinda Sufi hikayeleridir): Hocasini arayan ogrencisi hocanin evine girer. Bakar, hoca yere egilmis bir sey ariyor. Ogrenci sorar: “Hocam ne ariyorsun?”. Hoca yerden cevap verir: “Anahtarimi dusurdum onu ariyorum”. Bunun uzerine ogrenci sorar: “Hocam peki anahtari niye sadece isigin altinda ariyorsun?”. Hoca yine cevap verir:”Gozum orada goruyor da ondan!”.Bu hikaye aslinda bizim su ana kadar “normalci”, lineer bilimler, alanlardaki durumumuzu da cok guzel anlatmaktadir. Uzun sure problemlerin cozumunu sadece gozumuzun gordugu yerde aramaya ugrastik, karmasikligi cok fazla olan bilimleri bile bu alana indirgemeye cabaladik [1]. Bilmedigimiz yerlerde bile biliyormus gibi yaptik. Bunun sonucunda kismi basarilar elde edildi, cunku karmasik sistemler bile bir sure stabil davranabiliyordu, fakat daha kapsamli cozumler hep avucumuzdan kacti.Zaman ve bilim anlayisi degisiyor. Hesap aletlerinin daha sofistikelesmesi sayesinde daha verisel dusunebilen bir nesil, uymayan bedene dar bir giysiyi giydirmeye cabalamak istemiyor. Yeni yaklasimlardan simulasyon, kaos teorisi, fraktallar, olasiliksal modeller ve simdiden bilemeyecegimiz yeni matematik dallari bu bakir alanda bize yol gosterici bir rol oynayacaktir.Kaos teorisi, bize, bir sistemin sadece “kaotik” olup olmadigini soylemekten daha onemli araclar veriyor. Kaotik sistemlerin kategorize edilmesi, ogelerinin (attributes) iyice ortaya konulmasi her gun anlayislar ortaya cikarmaktadir. Mesela bazi sistemler “garip cekim noktalari (strange attractors)” denilen ve hep “ikili” sekilde gelen bolgeler dogurmaktadir. Bir kaotik sistemde kesin olarak “nerede” oldugunuzu bilemiyor olsaniz bile, garip cekimli bir sistemde t aninda iki cekim noktalarinin hangisinde olma olasiliginin en yuksek oldugunu hesaplayabiliyoruz. Bu iki noktalardan biri, mesela, “ekonomik kriz” digeri “stabilite” alanlari olsun, boylece ne zaman birinden digerine girebilecegimizi hesaplayabiliyor olurduk.Bir diger alan simulasyon, daha once degindigimiz “rasgele sayi uretme” konusuyla yakindan ilgili bir alandir. Simulasyon, bir nevi modellemenin tersyuz edilmis halidir; Veriye model uyduracaginiza, taklit veriyi modelinize “urettirirsiniz” (sonra gercege ne kadar uyup uymuyor bakarsiniz tabii). Daha once demokrasi ve liberal ekonominin milyonlarca kisinin karar mekanizmasina katilmasi sayesinde, hizla bilgi ileterek, irdelemelerinin toplayarak, merkezi cozulmesi imkansiz problemleri cozduklerini belirtmistik. Evet, insanoglu toplam olarak, koca bir problem cozucu bir yapidir. Simulasyon bu ortami suni olarak bilgisayarda yaratmaya calisir. Burada da halen emekleme cagindayiz. Bu tur sistemlerde “butun, parcalarin toplamindan fazladir (the whole is greater than the sum of its parts)” denen bir soz vardir - bizce bunun sebebi grup dinamigi icinde bireylerin lokal komsularina bakarak pozisyonlarina ufak degisiklikler yapabilmeleri, ve bu “ufak degisimlerin” giderek buyuk toplamin karar verme kalitesini arttirmasidir. Tekil bireyler olarak hala bu dinamigi kullanarak dusunmeye, ve bu yapiyi idrak etmeye meyilli degiliz (aramizda hala demokrasiye guvenmeyenler var degil mi?) fakat bu yapinin “isledigini” kesin olarak biliyoruz. Google’da arama yaparken bile aslinda bu kolektif zekayi kullaniyorsunuz, aramalarda, baskalari tarafindan daha cok referans edilen Web sayfalari ve siteleri arama sonuclarinda digerlerinden daha ustte cikiyor [2]. Bu, herkesin soyledigini bir sekilde diger herkesin hizmetine sunan bir yontemdir. Serbest piyasada “fiyat” bilgisinin herkes tarafindan herkes icin olusturulmasi gibi.Yapay zeka teknolojileri, bir baska aci daha getirebilir.Burada da degisik cozumler var, ama birinden ozellikle soz etmek istiyorum. Bu, “neural net” denen ve insan zekasini bilgisayara tasimaya calisan bir teknolojidir. Bu teknolojide bir “ag yapisini” veriyle “egitirsiniz”. Neuron’larin arasindaki baglantilar veriye baka baka olusur (bu cok basit bazi kurallar uzerinden yapilir). Fakat egittikten sonra bu kara kutuyu acip icine bakin: Tam bir corbadir. Insan gozuyle anlasilabilecek bir yapi degildir. Calisir. Iyi tahmin yapar. Fakat kagida dokulecek guzel (elegant) bir sonuc cikarmaz.Bazi insanlarin uc nokta alanlari (yani dunyayi) tahmin edebilen, dogustan gelen bir yetenegi oldugunu biliyoruz. Bunu nasil yaptiklarini sordugunuzda “soyle, boyle” diyebilirler, fakat tum sureci, kesin olarak tahmini nasil yaptiklarini anlatamiyorlar. Iste bunun sebebi yukaridaki neural yapidan ileri geliyor belki; baglantilar bir sekilde olusmus “alet” isliyor, fakat nasil yaptiginizi tam olarak anlatamiyorsunuz, cunku yapi buna musait degil. Ag yapisi, dongusel (cyclical) durumda, “duz” sekilde anlatmaya, kagida dokulecek gibi hikayesel anlatima musait degil. Uc boyutlu bir network yapisi.Iste bu yapiyi daha net olarak bilgisayara tasiyabilmek, rutin sekilde tahmin edebilme yeteneklerimizi ilerletebilecektir.GidisatInsanoglu yavas yavas bu tur sistemleri orasindan, burasindan kurcalayarak, igneyle kuyu kazarak, ufak cakil taslarini ust uste koya koya ilerlemeler elde etmeyi basaracaktir. “Kurcalama” hissiyati bu baglamda en onemli ilerleme pistonlarimizdan biri olacak. Su modelin, programin “surasini soyle degistirsem ne olur?” diye surekli evirip ceviren, durten (probe), kontrol eden, surekli ve sIkIlmadan deneyen ve yanilmaktan korkmayan insanlara ihtiyacimiz var. Iste fizikte “bitti” denilen sarkac problemine tekrar geri donuldu! Yapilacak cok is var. Yeni nesli boyle bir dunyaya hazirlamamiz gerekiyor; Hz. Ali’nin dedigi gibi “cocuklarinizi kendi zamaniniz icin degil, onlarin zamani icin yetistiriniz”.Cok aktorlu grup dinamigi (yapay veya gercek olsun) ve insan zekasinin problem cozucu yeteneginden umutluyuz - liberal ekonomi ve demokrasi zaten bu dinamiklere yaslanarak problem cozup bilgi iletiyor. Hatta bazi tasavvuf cevrelerinde (sufi, zen, chi-kung) bu dinamigin butununun bir “yonu” ve “tercihleri” oldugu ve bu dinamige Tanri da denebilecegi gibi soylemler bile mevcuttur! (biz o kadar ileri gitmeyecegiz, ama yazmis olalim).Buradan ilham alarak ve diger gayri-lineer teknikler, modelleme araclari ile ilerleyecek yeni bilim bize muhakkak daha yeni anlayislar getirecektir.—[1] Ekonomide merkezi planlamacilik, siyasetbilimde sosyalizm, Marksizm bu bildigini zannedip bilememenin kesif orneklerindendir. Endustriyel, lineer bir dunyada kismen sanslari olsa da (ki orada bile grup dinamigi tarafindan darmadagin edildiler), sosyal yasam azicik daha hizlaninca ellerinde tum tahmin araclari tarumar olmustur. Bu kisiler Pareto’nun 80/20 kanununu “20’lik kismi yokedelim” seklinde anladilar, ve uc noktalari yokedeyim derken kotuyle beraber tum “iyi siyah kugulari” yani “uc noktalari” yokettiler. Halbuki Microsoft, Google gibi bir sirketin cikisinin kendisi bir uc noktadir! Kaldi ki, bir sirketin “basarisizligi” yani “iflasi” bile aslinda tuketiciler icin faydalidir! Adam kar edilmeyecek bir sekilde is yapmis, yani kazandigindan fazla hizmeti vermis ki, batmis. Bu batma surecine kadar tuketicilere bir servisi gereginden daha ucuza vermis demektir! Buna da izin vereceksin.[2] Google arama algoritmasinin bu ozelligini kullanarak para kazanan “google optimizasyonculugu” diye bir danismanlik meslegi bile cikti. Belli bir para karsiliginda adam sayfanizi daha “bulunur” hale getiriyor (tipik olarak acik forumlara sitenizin baglantisini koyarlar, boylece Google robot geldiginde sitenizin bulunma derecesi artmis olur).[3] Dikkat: Bireylerin olusturdugu kollektif zeka, herkesi sozde “ortak” bir seylere “biat” ettirmeye ugrasan kollektivizm ile ayni sey degildir.

zaman:

Kasım 08, 2008