View on GitHub

thirdwave

Fransa ve Dayanisma

Kulturel fay hatlarindan bahsettigimiz bir yazida, Fransa’da bir kulturel fay hattinin “ozgurluk vs. seckinlik” noktasindan gectigini belirtmistik. Bu hattin bir tarafinda esitlik soylemi, diger tarafinda ise seckin olmak istegi bulunuyor, ve toplum bu iki hissiyat arasinda gidip geliyordu. Bu hissiyatlar bazen birbirinin icine giriyor, biri soylenirken digeri yapiliyor, biri amaclanirken, digeri elde edilebiliyordu. Bu halat cekismesi, bu milletin “draminin” arka planini olusturmaktaydi.

Dayanisma ideolojisinin yukarida bahsedilen hissiyatlarla direk bir baglantisi var. Nasil? Sosyalizm bir esitlik vurgusu [1] tasimaktadir, o zaman Fransizlarin niye sosyalizme (ve kacinilmaz olarak devletcilige) yatkin olduklari anlasilabilir. Cunku bu, kulturel fay hatlarindaki “esitlik” tarafina tekabul etmektedir.

Dayanisma ise, garip gelebilir ama, seckinlik hissiyatina tekabul edecektir. Bir toplumda “dayanisma” olacagi beyan edilirse, bu dayanismanin “nasil” olacagi uzerinden bir “nizam getirme” ihtiyacinin kendiliginden dogacagini soylemistik. Bu nizam ise, dogal olarak “seckin bir tabaka” tarafindan olusturulacaktir. Iste dayanismanin Fransiz ruhu icin cok cekici olmasinin sebebi olmalidir cunku soylem esitlikcidir, ve ayni anda caktirmadan seckincidir. Fay hattinin iki tarafini da tatmin eder. Kultur herkese “esit” derecede aciktir, insanlar bu kulture dahil olma dereceleri olcusunde seckin olurlar. Herkes bu “yuksek kulture” dahil olup olmamasi uzerinden “daha az dahil” oldugunu dusunduklerine burnu havada bir tavir takinabilir. Herkes, cogunluk icin bu gecici bir sure olabilecek te olsa, kendini seckin havalarina sokabilir. Daha onemlisi bu kulturu ureten dayanismanin parametrelerini tanimlayanin ta kendisidir.

Fransizlarin “kulturel milliyetciligi” hatta “kultur fasizmi” bu acidan anlasilabilir. Kendilerini yabanci kelimelerden “korumaya” ugrasmalari, sadece yabanci kelimelere “ozfransizca” karsiliklar bulmaya cabalamalari, hep bu dayanisma parametrelerini tanimlama cabalarindan ileri gelir. Disaridan gelen tehdit, icerideki dayanisma tanimlayicilarin tahtini rahatsiz eder. Toplum olusmaz; “olusturulmalidir”. Onlarin istedigi sekilde olusturulmalidir. Pop muzigini bile subvanse eden iste bu kafadir. Kultur Bakanliginin mevcudiyeti bunu ispatlar.

Turkiye de bu seckinciligi Fransa’dan etkilenen aydinlar uzerinden almistir. Kulturel fasizm bu kafadaki insanlar tarafindan saklanmadan alanen takip edilmekte, insanlarin gozune sokulmaktadir. Bu hissiyat “Turkiye’yi TUSIAD yonetsin” diyen bir soylemden “benim oyum cobanla niye bir sayiliyor” diyen soyleme kadar uzanan bir yelpazede kendini gosterebilmektedir. Bu tiplerin film, muzik, vb. sanat eserlerinin “guzel olup olmadigi” hakkinda nasil sert, acimasiz yorumlar yazdiklarina dikkat edin. Bunlar hep “dayanisma parametrelerini” tanimlamak icin canini disine takarak ugrasan, bu sayede seckinligini percinlemeye calisan kafa yapisinin eseridir.

[1] Bu “vurgu” ideolojinin bu sonuca optimal olarak erisebilecegi anlamina gelmez. Sosyalizmin dunyadaki orneklerinden hareketle tek ulastigi esitligin “sefalette esitlik” oldugunu goruyoruz.