View on GitHub

thirdwave

Güven Tazeleme Ritueli - 1

The Third Wave, A. Toffler

Temsili sistem kendisinden önceki yönetim şekillerine göre müthiş bir ilerlemeydi. Bu sistem sayesinde saltanata gerek kalmadan yönetimin istikrarlı bir şekilde el değiştirmesi mümkün oldu. Toplumun en altı ve üstü arasında geri besleme (feedback) kanalları açılmış oluyordu, ve toplumun farklı kesimleri arasındaki anlaşmazlıkların uzlaştırılması için bir ortak alan ortaya çıkıyordu. Oy çokluğu prensibi ve herkesin tek oyu olmasının sonucu olarak fakir insanların, toplumun bağlantısal makinalarını işleten güç teknisyenlerinden kaynak / fayda / para koparmaları mümkün olacaktı. Dolayısıyla temsili sistemin dünyada yayılması yönetimlerin insanileşmesinde bir ilerleme sayılmalıdır.

Fakat başından beri temsili sistem vaad ettiklerinin tamamını sağlamakta yetersiz kaldı. Hangi tanımı kullanırsanız kullanın, sistem hiçbir zaman gerçekten halkın kontrolünde olmadı. Etkin olduğu hiçbir endüstriyel ülkedeki mevcut alt, orta, üst elit güç yapılanmasını değiştiremedi. Hatta “işletmeci elitin” kontrolünü zayıflatmak bir yana, formel temsili sistemin mekanığı, işletmeci elitin yönetimde kalmak için kullandığı önemli bağlantıcı araçlardan birine dönüştü.

Seçimler, aslında, o seçimi kimi kazandığı bir yana, elitler için önemli bir kültürel fonksiyonu yerine getiriyordu. Herkesin oy verme hakkına sahip olduğu ölçüde toplumda bir eşitlik ilüzyonu oluşuyordu.

Oy vermek bir tür kitlesel güven tazeleme ritüeli ortaya çıkardı, böylece halka kararların sistematik, makine gibi, düzenli, ve bunun kaçınılmaz sonucu (!) olarak, rasyonel bir şekilde alındığı mesajı verilmekteydi. Seçimler halka sembolik olarak kendilerinin hala kontrolde olduğu güvenini veriyordu, çünkü onlar, en azından teoriye göre, liderlerini seçebildikleri gibi onu seçmeme / yönetimden indirme hakkına da sahiptiler. Bu ritüelistik güven tazeleme süreci hem kapitalist, hem sosyalist ülkelerde çoğunlukla seçimin esas sonucundan daha önemli bir hale gelmiştir.

Bağlantıcı Elit siyasi makinayı her ülkede değişik bir şekilde programladı, parti sayılarını kontrol etti, kimin oy verme hakkına sahip olduğunu manipüle etti. Fakat seçimsel ritüel –kimine göre seçim şikesi– her yerde işleme konacaktı. Sovyet ve Doğu Avrupa seçimlerinden rutin olarak yüzde 99 ve 100 gibi çoğunluklar ortaya çıkması merkezi planlanmacı ülkelerde de güven tazelemeye olan ihtiyacın en az “özgür dünya”‘daki kadar güçlü olduğunu göstermektedir. Seçimler alttan gelen protestoların basıncını azaltan bir rol oynuyordu.

Fakat bunların ötesinde demokratik, radikal reformcuların tüm çabasına rağmen, Bağlantıcı Elit temsili hükümetin tüm sistemlerinin neredeyse nihai kontrolünü elinde tutmaya devam etti.

Bunun niye böyle olduğunu açıklamaya uğraşan pek çok teori ortaya atıldı. Bu teorilerin çoğu sistemin mekanik yapısını göz ardı etmektedir.