View on GitHub

thirdwave

Hafta 8

Suleyman Demirel

Uluslararası meselelerde birtakım faturalar çıkar. [..] Hadiselere dünyanın nasıl baktığına da önem vermemiz lazım.

Senin vaktin gecmis artik

Ne dunyasi coban herif, senin derdin ABD neo-con grubu ve Israil. Senin “dunyan” bunlardan ibaret…

Daha once belirttik, tekrar uzerinden gecelim. Yeni merkezsiz dunyada herkes bir arayis icinde. Turkiye’nin cok yonlu politikasinda ABD onemli bir parametre ama sadece bir parametre olmali. Israil bile bunun farkinda kardesim! Can havliyle dis politikalarinda degisik (okuyun: ABD harici) arayislar pesindeler. 90’li yillardan beri. Bu zamanlarda baris acilimini niye Avrupa’da baslattilar zannediyorsunuz? Niye ABD’nin hic hosuna gitmemesine ragmen, Cin’e silah satmaktalar? Gerci Cin bu silahlari Iran’a satabiliyor, ve gunun sonunda Israil bir gun kendi silahlari ile vurulabilir, ama yeni dunya boyle bir sey iste.. Adam satiyor.

Acele bir Google arayisi, fi tarihinde Demirel’in danismanligini, Irak savasinin sebebinin petrol oldugunu hala bilmeyen uber-keriz Cengiz Candar oldugunu ortaya cikardi. Tencere yuvarlanmis kapagini bulmus iste. Kadim ozdeyisi tekrarlayalim;

Kilavuzu karga olanin burnu b.ktan kurtulmaz.


Star

Devlet Planlama Teşkilatı’nın talebi ve sağladığı 35 milyon lira kaynakla 2002’de başlatılan proje kapsamında İstanbul Teknik Üniversitesi’nde (İTÜ) ilk yüzde 100 Türk helikopteri tasarlandı. Helikopterin özgün tasarımının yapıldığı ‘Havacılık Araştırma Geliştirme ve Uygulama Projesi’ kapsamında üretilmekte olan prototip 2010’da tamamlanacak ve ilk deneme uçuşunu yapacak.

Bravo

Isleyen helikopteri gorunce daha da seviniriz. 150 muhendis.. 2010 sonrasi bu arkadaslardan bazilari acaba uzaya arac gonderme projesine transfer edilebilir mi? (acilen insan kaynaklari mudahelesi yapiyorum gordugunuz gibi.. yarin da spor yorumu yapacagim :)). Peki oteki universitelerimiz ne alemde? DÜTTÜ diye bir okul vardi mesela, ne oldu bu adamlara? Bogazici, IU, nal mi topluyorlar? Universiteler goreve.. :) Gercek gorevlerine yani. Arastirma yapmaya.


Star

Denetim elemanlarının, Vergi Usul Kanunu’na göre vergi inceleme yetkisine sahip olduğuna işaret edilen açıklamada, vergi incelemesinden maksadın mükelleflerin ödemesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek olduğu belirtildi. Bakanlığa gelen bilgilerden hareketle, Doğan Holding AŞ nezdinde gelirler kontrolörleri tarafından 2003-2006 yıllarıyla ilgili vergi incelemesi yapıldığı belirtilerek, “İnceleme sonucunda düzenlenen raporlara istinaden ilgili vergi dairesi, adı geçen mükellef kuruma vergi kanunlarına göre cezalı vergi tarhiyatı yapmış ve tebliğ etmiştir.” denildi.

Olum ve vergiler..

Anglo Sakson dunyasinda bir laf vardir: “Olum ve vergiden kacis yoktur”. Eh, ne de olsa Chicago’lu unlu haydut Al Capone vergi sucu sayesinde hapse gonderilebilmisti.. Aydin Dogan eli silahli bir haydut degil fakat ulkeye son yillarda yasattiklari, bilgi kirliligi ve psikolojik savas ortami bir silahli haydutun yaptiklarindan daha mi masum ve toz pembeydi acaba? Ozgurlukleri ve demokrasiyi hic ayirim yapmadan savunsalar, bundan herkes faydalanacak, fakat arkadaslarin kafasi boyle calismiyor. Diger taraftan, insanin aklina gelen, bir taraflari acikti ki onu kapatmak icin onceden (preemptive) kavgaya giristikleri durumudur. Cunku uzun zamandir pireyi deve haline getirmeleri ancak bu tur bir kumpas ile aciklanabilir. Acikca soyluyorum; Turkiye’nin menfaati icin BU PISLIK BIR AN EVVEL TEMIZLENMELIDIR. Baska caresi yok. Baska turlu ulkenin ic kuvvetleri birlesip daha verimli vahalara akamayacak, gelisimimiz surekli baltalanacak. Bu serefsizlerin gelisimi, ilerlemeyi temsil ettigi koca bir yalandir. Asagilik gazetelerinden sadece sapkinlik ve ikinci seviye bir elektronik oyuncak (gadget) tuketim kulturu akiyor. Ozgur olmayan ortamda bilim yoksa, bu adamlarin dunyasinda bilim olamaz. Bilahere, ilerleme olamaz. Aydin Dogan medyasi ulkemiz icin acik ve mevcut bir tehlikedir.


Economist

Orta sinifla dalga gecmeyi herkes cok sever. Dar kafaliligi, ilgisizligi/rahatligi, surunun pesine takilmasi / konformizmi komedi dizisi ve roman yazarlari icin bitmez tukenmez bir kaynak olusturmaktadir.

O “endustriyel” orta sinif

Eski cagda bahsedilen orta sinifin tarif edildigi gibi oldugu dogrudur. Fakat, ABD’de eglence urunlerinin tuketimine bakarsaniz, artik eskiden orta sinif denilen bu kesimin hizla cesitlenmeye basladigi gorulmektedir. Bu endustriyel toplumdan servis/bilgi toplumuna gecisin bir sonucudur. Referans edilen grafikte, muzik, film gibi urunlerin istatistiki dagilimina bakilmis. En bastaki en buyuk bolge “hit eserler”. Herkesin bildigi, kismen dinledigi, seyrettigi sanat eserleri. Fakat sag tarafa bakin, o azalarak (ama hicbir zaman tamamen sifir olmarak giden) kisim ise “niche” urunlerin dagilimi. Bu bolgeyi toplarsaniz hit bolgesinden daha fazla bir tuketici sayisina erisiyorsunuz. Yani niche bolgesi artik hit bolgesinin asmis. Internet dunyasinda blog’lar bu niche bolgesinin icinde oluyor. Basin acisindan gittigimiz gelecek bloglar ve alternatif haber, yorum kaynaklarinin merkez kaynaklari asacagi bir dunya olabilir.

Neyse; eski kavramlar, siyasi bolunmeler yeni dunyada gecerli degildir. Sag, sol, orta, yukari, bilmemne sinif kavramlari niteligini yitirmistir. Isci sinifi yokoldugu icin onlari temsilen bir sol gereksizdir, herkes potansiyel bir girisimci oldugu icin sag kelimesine de gerek yoktur, zaten herkes totaliter devlet karsitidir. Bu dunyada siyasi duzen olarak liberal demokrasi en baz seviyede bir gerekliliktir, fakat bunun etrafinda da bir bolunme, ciddiye alinacak iki tarafin varligi imkansiz ve anlamsizdir. Liberal demokrasinin destekcileri makuldur.. Karsitlari ise öküzdür.

Ileride katilimci demokrasi gibi ekler peydahlanabilir, paranin yokolmasi ve yerine elektronik sistemlerle idare edilen degis/tokus (bartering) sistemleri bir olasiliktir. Ileride ne olacagini bilmiyoruz, sadece ne olmayacagindan eminiz. Ulus devlet gucu yerini guc kusaklarina, tek kutup yerini N tane kutba birakacaktir. Bu arada kuresel isinmadan ayvayi yememissek, bu yeni daha dinamik dunya muhakkak daha eglenceli ve firsatlarla dolu olacak.

Temel teze donersek; dunyada ‘orta’ sinif degil, ‘tek’ sinif olacak.


Halil Inalcik

[Osmanli] sisteminde tum tarim arazileri devlete aittir. Bu topragi isleyen koylunun statusu o toprak uzerinde bir kiraci seviyesindedir ve koylu bu topraktaki emeginin karsiligi olarak kullanim hakkini elde eder. Koylunun toprak uzerindeki hakki babadan ogula gecebiliyordu, fakat koylunun o topragi satma, hediye olarak baskasina verme - yani izinsiz baskasina transfer etme hakki yoktu. Diger yandan nufuz sahibi insanlar surekli arazileri uzerinde mulkiyet hakkini elde etmeye ugrasagelmislerdir. Aynen Bizans ve Abbasi halifeliginde oldugu gibi Osmanlida da, devlet ve bireyler arasinda arazinin mulkiyetinin ele gecirmek icin devamli suren mucadele sosyal tarihte en onemli problemi teskil etmistir. Ne zaman devlet zayiflasa bireysel ve vakif mulkiyetlerinde hizli artis meydana gelmis, ne zaman guclu merkezi bir otorite ortaya ciksa, hemen bireysel mulkiyet haklari, vakiflar ortadan kaldirilmis ve devlet mulkiyeti geri getirilmistir. I. Beyazit ve Fatih Sultan Mehmet bu alandaki “reformlari” ile unludurler [tirnaklar ve koyu harfler bana aittir].

Iste Osmanli

Ustte tarif edilenler, totaliter bir otarsinin tarifidir ve bu kafadan, bu mentaliteden serbest ticarete dayali bir sistem cikmasi mumkun degil ne yazik ki. Sistem eninde sonunda yikildiktan sonra ve uzun zaman gecip bu mentalitenin kafalardan yavas yavas silinmesi sayesinde, ilerleme mumkun olabilmistir. Osmanli muhakkak miras aldigi kulturel, cografi, askeri bazi ogeleri harmanlayarak bir sure basarili bir sistem olusturabilmistir, fakat kendinden sonraki uretim duzenine, buyuk degisime adapte olamamistir. Yerine gecen (Cumhuriyet olmayan) Cumhuriyet te bu kotu aliskanliklari surdurdugu surece geri kalmaya devam etmistir - 1950 itibariyle ulkenin durumu ne yazik ki kronik bir sefalettir.

Halk ozgurlugunu kisitlamis, onu savaslara surmus Osmanli’dan, saraydan hazzetmez ve bugun de kendine onu hatirlatan her turlu parti, zumre, grupa soguk bakacaktir. “Duzen” kelimesinin halk nedzindeki argo karsiligi bir raslanti degildir. Duzen her zaman “duzulmek” aksiyonunu beraberinde getirdigi icin, insanlar bu kelimeye dogru anlamini vermislerdir.

Bizim gibi uzun eski bir tarihi olan Cinlilerin tarihleriyle olan muhabbetleri belki burada aydinlatici olabilir; Cinlilerin hissiyati “gelecek yeterince hizli gelmiyor” kelimeleriyle ifade edilmektedir, insanlar geriye degil, ileriye bakmaktadir. Cunku ozellikle son 50 senenin gelisimi karsisinda gecmiste ozenilecek fazla bir sey kalmamistir.

Halil Inalcik, The Ottoman Empire, The Classical Age 1300-1600, sf. 109