View on GitHub

thirdwave

Hafta 4

Barack Obama

[Son Noel teror saldiri denemesi hakkinda, mealen] Problem istihbarat toplamada degil, mevcut istihbaratin birlestirilmesindeydi

Mantikli

Burokrasiler dunyanin asiri hizi, cesitliligine dayanamiyor catirdiyorlar.


Suleyman Yasar

[Kemal Dervis’ten] sonra gelenler, kurulu sistemi değiştirecek her adım atışlarında irtica, İslamcılık ve tek adam diktasına gidiyoruz suçlamalarıyla karşılaştıkları için yasalarda temel dönüşümleri yapamıyorlar. Yeni Türk Ticaret Kanunu bir türlü TBMM’den çıkarılamıyor. Çünkü, devlet yardımları, şirket bilançolarında görünecek. Büyük sermaye bunu istemiyor. Şeffaflıktan kaçıyor. İflas Yasası eski haliyle devam ediyor. Kısa sürede şirket tasfiyesi bazılarının işine gelmiyor. Çünkü bazı işadamları, kendi şirketini ve küçük ortağını soyuyor. Türkiye’de şirketleri patronlarından korumak hâlâ mümkün değil.

Dogruysa rezalet


Atilla Yayla

NATO toplantılarında Türkiye bir protokol sıkıntısı yaratmaktadır. Başka bir deyişle militarist yüzünü, müttefiklerinin göz yumması sayesinde toplantılarda göstermektedir. Savunma bakanları toplantısında bakanlar masada, askerler uzman olarak arkada otururken, bunu kabul etmeyen Türkiye toplantılara bakan-genelkurmay baskani ikilisiyle değil daha alt rütbeden bir subayla katılmakta ve böylece ilgili asker, bakanın arkasında oturabilmektedir. Bakan-genelkurmay baskani toplantıya katıldığında genelkurmay baskani’nın önde, bakanın arkada oturması gerekecek ve bu komik bir durum ortaya çıkartacaktır. NATO bu uygulamayı değiştirmesi, yani genelkurmay baskani’nı Savunma Bakanlığı’na bağlaması için Türkiye’ye baskı yapmamıştır. Bu yüzden, Türkiye’de militarizmin geriletilmesine NATO üyeliğinin yaptığı katkının çok sınırlı kaldığı söylenebilir. Türkiye’de asker-sivil ilişkilerinin normalleştirilmesi tartışılırken bu husus da göz önünde bulundurulmalıdır.

Ilginc

Tercume edersek: NATO toplantilarinda herkesin GK baskani bakani arkasinda duruyor, bir tek bizim saskinlar buna yeltenmiyor.

Simdi daha acik olmustur umarim.


Adil Gur

[Nese Duzel’in “padişahın yerini ordu mu aldı” sorusuna cevaben]

Evet. Toplum olarak biz orduyu saltanatla özdeşleştirdik. Eskiden devletin sahibi padişahtı, Cumhuriyet döneminde devletin sahibi ordu oldu. Orduya, ‘ peygamber ocağı’ dediğimiz için, ona, çocuklarımızı emanet ettiğimiz için ve onu saltanatın yerine koyduğumuz için hep ‘kol kırılır, yen içinde kalır’ yaklaşımıyla davrandık ve orduyu hiç şikâyet etmedik.

Mantikli

Bizim TR kultur kodlari analizinde ilginc bir sekilde “devlet” kelimesinin kultur kodu AILE cikiyor [1]. Bunu bir kenara koyalim, ve simdi, Cumhurbaskani’nin ana gorevini hatirlayalim: kurumlar arasi iletisimi, koordinasyonu saglamak… Yani; “aile” icindeki “anlasmazliklari” cozmek, “arayi yapmak” vs. Bu ailede kimin gorevi olarak algilanir genelde?

Annenin gorevi olarak. O zaman Cumhurbaskani bir nevi “anne” gorevi yapmaktadir, bu durumda baba kim olacaktir?

O da ordu gibi algilanagelmistir.

Padisah -> Ordu gecisi bu baglamda hic anlasilmaz, mantiksiz degildir.

Tabii bunlar 2. seviye duygusal zekadaki sacmaliklar … Kultur kodlari agir degistikleri icin ne hayatta kalmakla, ne de akilla ilgileri kalmamis olabilir. Her milletle boyle sacma sapan kultur kodlari var. Ama eger hayatta kalmakla, uremekle catisma olursa, kodlar degisir. Mesela halkin askere gonderdigi cocugunun eline pimi cekilmis bomba tutusturulursa, o zaman halkin bilincaltinda hayatta kalmasi, uremesi (kendi genlerinin devami, boru degil) ile dandik kultur kodlari catismaya girer ve kultur kodlari kaybeder.

[1] Bu sebeple, mesela, devlet zirvesinde anayasa kitapcigi firlatilmasi “aile ici” kavga olarak algilaniyor ve hic hos karsilanmiyor.


Anonim

Sark’i asagilayan “oryentalist” filanca, “oryentalist” falanca

Terimleri dogru kullan

Oryentalizm Bati metotlari ile Dogu’ya bakmak demektir. Dogu’yu surekli asagilamak demek degildir. Turkiye’yi pek seven, tarihini allayip ballayan Bernard Lewis bir oryentalist’tir. Osmanli’ya methiyeler duzen Ilber Ortayli da ayni sekilde. Yanlis sonuclara variyor olabilirler, fakat kategorileri, ait olduklari yer oryentalizm basligidir.

Ama efendim, “Edward Sait koca bir ‘Oryentalizm’ kitabi yazdi” falan fisman. Bana ne lan Edward Said’in ne yaptigindan? Bir adam boyle bir kitap yazdi tum terminoloji mi degisecek? Laf mi bu?

[1] Bu faktor cogunlukla goz ardi ediliyor, ABD silah gucu ile petrolu ‘almadi’, piyasaya ‘cikmasini’ sagladi.

[2] Sistemin bitis faktorlerinden biri, mantiki olarak, ne kadar askeri gucun olsa da ucuz petrolun kalmayacagi zamandir, bu da petrol tepe noktasi anidir. Bu matematiksel bir hesap, burada o hesabi yaptik ve sonuc 2004 -+ 10 sene cikti. Yani hata payi hesaba katilsa bile tas catlasa birkac sene sonra petrol uretimi dusus yasayacaktir. Turkiye bosuna Karadeniz’de petrolun pesinde kosmuyor. ‘Ulusal’ petrol sirketlerinin gittikce daha fazla one cikmalarinda, moda olmaya baslamalarindaki sebep te bizce ayni.


Aykiri

Turkiyeli bir Ermeni Osmanlicilik yapabilir mi?

Yapabilir

Osmanli bir kolelik sistemi olan devsirme sistemini cogunlukla guneydogu Avrupa ve Kafkaslarda gerceklestiriyordu. Kolelik sisteminin hedefi evlenmemis genc Hristiyan genclerdi. Kasabalardaki zanaat sahibi Ermeniler ve Yahudiler bu kolelik sisteminin disinda tutuluyordu, bu cemaatin lideri bu sistemin disinda birakilmalari icin Osmanli ile bazi anlasmalar yapmaktaydilar [1]. Yani “bir kisim Ermeni” bazi imtiyazlara sahip oldugu bir cagi romantize ediyor olabilir mi? Olabilir. Hatta bu kisilerin zihninde Ittihat ve Terakki bir sekilde “Osmanli disi” bir olustur belki de (halbuki alakasi yoktur, Ermeni “milleti” ITC zamaninda yasadigi katliamin benzerini -daha az olcekte olsa da- Abdulhamit zamaninda da aynen yasamistir) bu yuzden adam (Cumhuriyet olmayan) Cumhuriyet yerine Osmanli’yi romantize ediyordur. Mumkundur.

Fakat bu tur hissiyatlar cemaatsel ve donemsel bir takim “avantajlar” ve “cikarlarin” otesine gidemez. Tum halki kapsayan tam esitlige dayanan, bugun icin kacinilmaz olan bir sistemle alakasi yoktur. Osmanli, ne yazik ki, dandik bir koylu imparatorluguydu, iki uretim metodu gerideki yolsuzluk, kotu yonetim altinda bogulan bir basarisizlik hikayesiydi. Sadece (vilayeti olan) Misir ve komsusu Rusya tarafindan mutlak yenilgiye ramak kala zar zor kendini kurtarabildi ve bu tehlikeleri sadece bir takim “diger” guc dengeleri arasinda taklalar atarak atlatabildi.

80 model MGK sentezi takipcileri de istedikleri kadar ikinsinlar, bu gercekler degismeyecektir.

[1] Grillo, R., Pluralism and the politics of difference, sf. 83


Newsweek Turkiye

[Daniel Gross’un yazisindan tercume edilerek] Google gibi, Cin de muhendisler tarafindan yonetiliyor. Ancak Cinli liderler toplum muhendisi olarak egitilmis. Google’in yazilim muhendisleri demokrasiye uygun bir algoritma tasarlayarak milyoner oldu. Cin’in toplum muhendisleri ise sureci kendilerine yonttu.

Yanlis tercume

Orijinal yazida kullanilan kelime ‘toplum muhendisi’ degil, ‘insaat muhendisi (civil engineer)’dir. “Cin yonetimi donanimci, Google yazilimci” vurgusunu yapmaya calisiyor yani. Ayrica “kendine yontma” kelimesi bastan asagi yanlis bir tercume, asli, ‘sureci basasagi ceviriyor (turning the process on its head)’ olacakti; daha fazla refahin, zenginligin demokrasi getirecegi yerde Cin yonetiminin daha az demokrasi ile daha fazla zenginlik elde etmeye ugrastigini anlatmaya ugrasiyor. Yani ‘kendine’ yontmuyor, sectigi yolun halki icin daha iyi oldugunu ‘zannediyor’.


Gulay Gokturk

[Darbe planlari hakkinda] Peki nereden geliyor bu küstahlık?

Konu belki de artık hukukun, siyasetin, toplum bilimin alanından antropolojinin alanına doğru kayıyor. Türler’in yok oluş süreci ile ilgili bir durumla karşı karşıyayız: Organizmayı çevresi içinde fonksiyonel ve uyumlu olarak tutan, böylece varlığını sürdürmesini sağlayan sayısız içgüdü ve refleksinden bir ya da birkaçının çökmesi, işlemez hale gelmesi sonucu yok oluşun gerçekleşmesi… Mesela besin zinciri içindeki yerini kaybetmesi, iklim değişiklikleri karşısında adaptasyon yetisi gibi şeyler.

Bizim darbeci paşa türümüz sanırım böyle bir refleks kaybı ve içgüdü güdükleşmesi sonucu yok oluşa doğru gidiyor. Besin zinciri içinde var oluşunu borçlu olduğu saldırganlığının gereği olan tedbirli olma içgüdüsü zaman içinde bütünüyle yok olmuş, erimiş. O kadar ki ne yapsa yanına kâr kalışının doğal sonucu olarak, sinerek, saklanarak, gizliden gizliye, ansızın ve hınzırca saldırma, hedefini gafil avlama gibi temel kuralları toptan bir kenara bırakmış. Hedefinin üstüne salkım saçak, ya Allah deyip atılabileceğini sanıyor.

Katiliyorum